Yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonuç olduğunu söyleyen Dr. Dinççağ, 'Yaşlanan insanın görmesi ve işitmesi azalır, vücudu ve mizacı değişir. Bu gibi yaşlanma belirtileri, yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Ancak, başarılı bir yaşlılık için elimizde imkanlar var. Bu imkanları iyi kullanırsak yaşam kalitemiz iyi olur. Dünyada ve ülkemizde bu konuda çok büyük para harcanmakta ve çok önemli çabalar sarf edilmektedir. Antiaging adı verilen bu çabalar sayesinde, hem görüntünün daha genç kalması hem de sağlıklı olmak mümkündür. Yaşlının kendi ayakları üzerinde durabilmesi, başka birine muhtaç olmaması için bu tür çabalar yapılmalı ve sağlık kurumları da bu çabalara destek vermelidir' diye konuştu.
Tıbbi kalitenin yükselmesi ile insan ömrünün uzadığını ifade eden Dr. Dinççağ, gelecekte dünyada ve ülkemizde daha çok yaşlı insanın olacağını kaydetti. Dr. M. Emin Dinççağ, 'Eğer yaşlı sağlığına gereken önem verilmez, şimdiden bu konuda yatırım yapılmaz ise yaşlılık sorunlara daha da artacaktır. Ülkemizde yaşlı bakımevlerinin sayısı çok az. Tüm Türkiye'de 19 huzurevi, 25 bakımevi bulunmaktadır. Özel kurumlar ile ülkemizde 187 yaşlı bakımevi vardır ve bu sayı son derece yetersizdir. Bugün bile bu sayının çok yetersiz olduğu ortadayken, gelecekteki yaşlı sorunlarının boyutları şimdiden hesap edilebilir. Özel sektöre, sivil toplum örgütlerine ve yerel yönetimlere bu konuda büyük görevler düşmektedir. Yaşlı sorunları ile ilgilenecek tıbbi elemanın yetiştirilmesi ve hastanelerde bu konuda kliniklerin açılması gerekmektedir' şeklinde konuştu.
Dr. M. Emin Dinççağ, 'Kalori kısıtlanmasının yaşlılığı geciktirdiği tıbben anlaşılmıştır. İnsanın boyu, kilosu ve yaptığı iş için gerekli olan gıdanın dışında gıda almaması, az yemesi yaşlanmayı durdurmaktadır. Sigara içmemek, alkol almamak, egzersiz yapmak, stresten uzak durmak genç kalmayı sağlayarak yaşlanmayı durdurmaktadır' ifadelerinde bulundu.